Öğle düşmüştü, yaralı bir kuş gibi ovaya
Ölü günün esri ipiyle vardığımızda.
Bir asker, iki adam, sonra yine iki adam
Denizi önlerine çekmiş konuşuyorlardı.
Tam işte orda birden bizi bırakıverdiler: Bizim
Baştan beri konuşmalarımıza katılıp gelen kuşlar.
Selamlayıp yerlerimizi daha yeni almıştık ki
"Kuşları neden bıraktınız?" dedi, uzun biri.
"Yerimiz vardı," diye ekledi ocaktaki adam
Daha çok deniz kıyılarına çalan sesi.
Sonra herkes kendi dünyasına daldı
Geçti geçmez dediğimiz zaman. Kuşları unuttuk.
Akşamla rüzgâr çıktı: Adamı alır atından.
İlk biz, sonra denizi önlerine alanlar kalktı.
Atları tam yola çekiyorduk ki baktık
Çığlık çığlığa bizi bekler bulduk kuşları.
İlhan Berk